Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin, Türk futboluna verdiği zararı ziyanı, insanları kutuplaştırmayı, kulüpleri düşmanlaştırmayı bugüne kadar kimse görmedi, kimse yaşamadı…
Futbol, futbol olalı böyle bir zulmü hiç, ama hiç görmedi…
Ve bütün bu sıra dışı olaylara rağmen, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, gitmemekte ya da istifa etmemekte ayak diretiyor…
Genel kurul kararı alması değil, saniye geçirmeden gitmesi gerekirken üstelik…
“Gitmem” diyorsun öyle mi?
Doğru…
Gitmeyeceksin, ama seni buraya getiren irade götürecek…
Sormayacaklar bile “Sayın Büyükekşi nereye gidiyorsun” diye…
Sen de sor(a)mayacaksın, “beni niye gönderiyorsunuz” diye…
Türk futboluna çomak sokan, bölen, parçalayan, düşmanlaştıran, dediğim dedik, her şeyi kontrol altına almaya çalışan, özellikle Urfa’da hiçbir şey olmamış gibi “sırıtan”, dahası 85 milyonla alay eden senden eser kalmayacak…
Ne mi olacak?
Türk futbolunun dümenine, liyakat sahibi, işi bilen, futbolun içerisinden gelen birisi geçecek, “Bu işi sadece ben yapabilirim” dediğin ne varsa, siyasetten arınmış kişi ya da kişiler, bıraktığın “enkaz”ı temizleyecekler…
Evet, bir “enkaz” bırakacaksın gerçeği ne kadar doğru ise, o enkazın kaldırılacağı gerçeği de bir o kadar doğru olacaktır…
“Benim” dediğin ne varsa, hiçbir şeyin “senin” olmadığını belki 18 Temmuz’daki genel kurulda, belki de genel kuruldan önce anlayacaksın Bay Başkan…
Şu da bir gerçek ki, seninle arifeyi yaşayanlar, bayramı başkası ile yaşayamayacaklar…
Gittiğine üzülenlerin olacak…
Eyvallah…
Ama, sevinenler çok çok daha fazla olacak, bundan emin olabilirsin…
Türk futboluna “bahar” yeniden gelecek…
Belki biraz zaman alacak, ama sonrasında her şey eskisi gibi olacak…
Türk futbolu mutlaka bu “kaos” ortamından çıkacak ve yaralar sarılacaktır…
Bu ülkenin en ücra köşelerinde bile endişeyle, korkuyla ve telaşla izlenen “kaos futbolu” daha da ötesi, dünyaya “rezil” ettiğin Türk futbolu, küllerinden yeniden doğacak…
Bundan da emin olabilirsin sayın Mehmet Büyükekşi…
En geniş mekanlara sığmayan kocaman cüssenle, üstten bakışların ve kibrinle bir “hiç” olduğunu anlayacaksın!
Git artık…
Gerçekten git, çünkü hem kendini, hem de Türk futbolunu yerlerde süründürdün…
İlle de “Avrupa Kupası”nı görmen gerekmiyor…
Kongreyi beklemeden gitmekle, en azından A Milli Takımın da önünü görmesini sağlar, dahası Almanya’da başarılı olmasına da bir katkı vermiş olursun…
Belki üzülecek, belki kırılacaksın, ama 85 milyonun üzülmesi ve kırılması, senin üzülmenden ve kırılmandan çok daha önemli…
Ve…
Gelinecek noktada çok da önemli bir şahsiyet olmadığını anlayacaksın sevgili Başkan…
“Sevgili Başkan” dedim farkındaysan…
Hem “hak etmemene” hem de “sevilmemiş” olmana rağmen…
Yıllar sonra anılacaksın, ama iyi anlamda değil, Türk futbolunu verdiğin zararlarla ve kötülüklerle!
Ne bileyim; bir Hasan Doğan gibi ya da Şenez Erzik gibi değil…
Dahası, senden sonra başkanlık için ismi geçen Haluk Ulusoy gibi de değil…
“Haluk Ulusoy” dedim de, 18 Temmuz’da yapılacak olan genel kurulda başkanlık için kendisinin de ismi geçerken, bazı isimler şimdiden ön plana çıkmaya başladı…
Tabii ki bu isimler teyide muhtaç olduğu için, şimdilik yazamıyorum…
Ama, birkaç gün içinde söz.
lanet